Özgürlüğün bedeli

Patient O. (Gaëtan Dugas) etkiledi beni. Etkilediği Aids'i yayması veya gay hastalığı olarak bilinmesine neden olması veya 1970'lerde hemen hemen tüm ülkelere gitmesi değil. Hasta olduğunu söylediklerinde vicudu ile istediğini yapabileceği söylemesi. Bu aslında direkt başka insanları hasta etmekten çekinmemek demek. Ne yani başka insanlara hastalık bulaştırmayacak diye korunacak mıydı?




Tahminlere göre 250 kişi bu sempatik, yakışıklı ve atletik adamın kurbanı olmuş. Onun yüzünden gay hastalığı olarak isimlendirilmiş. Virüs sonradan başka insanlarda çıktığında, yaklaşık 10 yıl kadar sonra HIV (Human = insan) virüsü adını almış.

Diğer "özgürlük" hakkında düşünmek istediğim Berge Arabian'ın fotoğraflarından sorduğum birisi. 35 yaşında ölmüş bir kadın. Ona da çok üzülmüştüm. Hayat dolu, bu dünyayı güzelleştiren (Bergede onayladı) bir yüz olarak kalmış fotoğraflarda sadece. Bilindiği kadarıyla aşırı alkolden ölmüş.

Doğa bu kadar acımasız, az önce varsınız sonra yoksunuz. Yeniden başlama veya pişman olma kaldırmıyor.

Böyle derken, aklıma "doğal olarak" Into the wild geldi.
Paralarını yakıp tümüyle kendini doğaya bırakan doğa acemisi. Hayatın anlamını bulduğunda ölümü beklemek dışında yapacak hiç bir yolu kalmadı. Bir gece artık açlık tak ettiğinde alelacele bulduğu doğa kitabından yenilecek otu değilde kesinlikle süründürür, tedavi olmazsan öldürür otunu karıştırdığı için film çekilmemişti. Bu güzel ve nadide insan bulduğu karşılaştığı bir çok insanın hayatını etkilediği ve özgürlüğü sonuna kadar yaşadığı için filmleştirilmişti.

Doğa affetmez. Eskiden de affetmedi, kalanlar bağışlananlar değil, doğaya karşı gelip direndiğinden kaldı. "Ben özgürüm bedenimle her istediğimi yaparım" diyorsanız: nah yaparsın, bedenin doğanın ve onu eline geçirdiği her fırsatta almak için uğraşıyor.